DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü İdris Şahin, bir dizi ziyaret için geldiği Çorum’da açıklamalarda bulundu.

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü İdris Şahin, Çorum’da Merkez Bankası’nın faiz kararını yüzde 40’a çıkarmasına ilişkin, “Bu konuda iktidarın başta sınıfta kaldığını ifade etmek isterim. Çünkü ekonomi akılla bilimle yönetilir. Yaklaşık 5-6 yıldır mevcut hükümet aklın dışında rasyonel ekonomi politikalarıyla ülkeyi yönetti. Şu an itibarıyla 216 gün önce Sayın Erdoğan seçim meydanlarında faizi arttırmayacağız diye 85 milyonu aldattı. Bugün Merkez Bankası'nın faiz oranı yüzde 40 oldu. Bunun özellikle iş dünyasına tahvil ettiğinizde yüzde 60’larla vatandaş kredi kullanamaz hale geldi. Merkez Bankası’nın bankalar arasındaki faiz oranının yüzde 40. Bunun üzerine bankaların bugün itibarıyla üreticiye, sanayiciye esnafa kullandıracağı kredi oranlarını siz düşünün. Dolayısıyla vatandaşı aldatan, bir dönem 'ne aldanan olacağız ne aldatan olacağız' diyen sayın Erdoğan seçim öncesinde halkı kandırmıştır" dedi.

"ERDOĞAN SEÇİM ÖNCESİ 85 MİLYONU FAİZİ ARTTIRMAYACAĞIZ DİYE ALDATTI"

İdris Şahin açıklamasında şunları söyledi:

Çuvallar Dolusu Patates Ve Soğan Boş Araziye Döküldü Çuvallar Dolusu Patates Ve Soğan Boş Araziye Döküldü

“Bu konuda iktidarın başta sınıfta kaldığını ifade etmek isterim. Çünkü ekonomi akılla bilimle yönetilir. Yaklaşık 5-6 yıldır mevcut hükümet aklın dışında rasyonel ekonomi politikalarıyla ülkeyi yönetti. ‘Faiz sebep enflasyon sonuç’ dedi. ‘Hayat pahalılığının altında faizin yüksek olması var’ dedi. Seçimlerden önce Sayın Erdoğan ısrarla şunu ifade etti; bu 'fani iktidarda olduğu müddetçe faizler asla artmayacak' dedi. Şu an itibarıyla 216 gün önce Sayın Erdoğan seçim meydanlarında faizi arttırmayacağız diye 85 milyonu aldattı. Bugün Merkez Bankası'nın faiz oranı yüzde 40 oldu. Bunun özellikle iş dünyasına tahvil ettiğinizde yüzde 60’larla vatandaş kredi kullanamaz hale geldi. Merkez Bankası’nın bankalar arasındaki faiz oranının yüzde 40. Bunun üzerine bankaların bugün itibarıyla üreticiye, sanayiciye esnafa kullandıracağı kredi oranlarını siz düşünün. Dolayısıyla vatandaşı aldatan bir dönem 'aldanan olacağız ne aldatan olacağız' diyen sayın Erdoğan seçim öncesinde halkı kandırmıştır.

"SÖZÜNÜZÜN ERİ DEĞİLSİNİZ"

Bugün geldiği nokta itibarıyla sözüne artık güvenilmeyecek bir noktaya gelmiştir. Bu ülkede siz ekonomik barışı elde etmek istiyorsanız, güveni tesis etmek istiyorsanız öncelikle doğru söyleyeceksiniz seçimlerden önce faizi attırmayacağım deyip, seçimlerden sonra yüzde 40’a çıkartıyorsanız, siz doğru söz söylemiyorsunuz demektir. Söz verdiğiniz zaman mutlaka o sözü yerine getirmeniz lazım. Arttırmayacağız dediğiniz faiz oranı yüzde 40’a çıkmışsa siz sözünüzün de eri değilsiniz demektir ve bu milletin size verdiği emanete ihanet etmeyeceksiniz güvenin oluşması için, siz bu milletin size vermiş olduğu emanete de ihanet ettiniz.”

"MUTFAKLARDAKİ YANGININ TEMELİNDE KÖTÜ YÖNETİM VAR"

Ekonominin kötü gidişatı hakkında açıklamalarını sürdüren İdris Şahin, “Var olan kıt kanaat imkanlarla vatandaşın biriktirdiği Hazinenin döviz rezervlerini kime sattığınız belli olmayacak şekilde satmak suretiyle çarçur ettiniz. Şimdi de oluşan cari açığı kapatmanız döviz açığını kapatmanız mümkün değil 70 cente ülkeyi muhtaç ettiniz. Körfez kapılarında fellik fellik döviz arıyorsunuz ama ülkede güven olmadığı için o para da maalesef bu ülkeye gelmiyor. Çünkü güvenin olduğu yerde para cıva gibidir. Akar gelir. Şu an itibarıyla ülkeye güven yok. Ülkenin ekonomisine ve ülkeyi yönetenlere güven duyulmadığı için de üzülerek ifade ediyorum ki bu döviz açığını kapatmak mümkün olmuyor. O yüzden bir boy sıcak para basıyoruz. Bu da enflasyon olarak hepimizi yakıyor. Mutfaklardaki yangının temelinde kötü yönetim var. Beştepe’nin iradesi var” dedi.

"ASGARİ ÜCRETE BİR SEFERLİK ZAM YAPILACAK SÖYLENTİLERİNE KİM İNANIR"

Asgari ücret ile ilgili de açıklamalarda bulunan İdris Şahin şunları ifade etti:

“Bu noktada atılacak adımlar asgari ücretle alakalı Maliye Bakanının söylemiş olduğu gibi asla mümkün değil. Çünkü neden henüz daha 6 aylık yönetimlerinde merkez bankası başkanı 3 sefer yıl sonu döviz kurlarının hangi noktada olacağını, faizin hangi noktada olacağına dair birbirini tamamlayan ve sürekli olarak değişiklik arz eden beyanlarda bulundu. Şimdi siz ülkede enflasyonun gerçek anlamda ne olacağını öngöremeyen bir iktidar varken, senede bir seferlik asgari ücrete zam yapılacak söylentinize kim inanır? Bununla nasıl gerçekleştirebilirsiniz? Geçtiğimiz sene seçimlerden önce farklı, seçimlerden sonra farklı bir uygulama yaptınız ve biz yine ifade ediyoruz ki bu günler daha iyi günler. DEVA Partisi’nin ekonomi kurmayları ve Sayın Genel Başkanımız Ali Babacan diyor ki; gittiğimiz vatandaşa bu günleriniz yine iyi günleriniz çünkü önümüzde 31 Mart yerel seçimleri var. Yerel seçimler sonrasında daha da sert bir iklimi ekonomi de daha da büyük zorlukları hep birlikte göreceğiz ve yaşayacağız. Bu nedenle bizim buradan Sayın Şimşek’e tavsiyemiz şu; eğer siz gerçekten sene bir sefer asgari ücrete zam, asgari ücrette uyarlama yapacaksanız, değerlendirme yapacaksanız buna kendinizi inandırıyorsanız önce sayın cumhurbaşkanına yargıya müdahale etme diye uyarmanız gerekir. Bu ülkede yargıya güven olmadığı müddetçe adaletli bir yönetim olmadığı müddetçe hukuk devleti ilkeleri uygulanmadığı müddetçe asla ekonomide de düzelme olmaz ve düzeltemeyecekler. Bak hep birlikte göreceğiz. Bu günler daha iyi günler ve Çorum’dan Google'a göre dünyanın merkezi olan bir şehirden ifade ediyoruz. Bu anlayışla ekonomiyi bu mevcut iktidar düzeltemeyecek, çünkü kendilerine gelen kaynaklar sağlıklı kaynaklar değil ve sayın Erdoğan’ın sürekli olarak yargıya müdahale ettiği bu dönemde meseleyi çözmek mümkün değil."

"ANAYASA MAHKEMESİNİN VERMİŞ OLDUĞU KARAR KESİNDİR"

Yargıtay 3 Dairesi ve Anayasa Mahkemesi krizine ilişkin de açıklamalarda bulunan İdris Şahin, “Siz sormadan ben ifade edeyim. Ülkenin kanayan bir diğer yarası olan yargıtay 3 Dairesi ve Anayasa Mahkemesi arasında sözde görüş farklılığından kaynaklı bir problem var diyor. Asla bir şey söz konusu değil. Bir görüş ayrılığı da söz konusu olamaz. Niçin olamaz? Yargıtay’ın görev alanı farklıdır, Anayasa Mahkemesi’nin görev alanı Farklıdır. Yargıtay 3 ceza dairesi Can Atalay dosyasında nihai karar mercidir. Karar vermiştir ve karar kesinleşmiştir. Anayasa Mahkemesi ise yine Anayasa’nın kendisine tanımış olduğu 148. Maddedeki yetkiye binaen Uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan Anayasanın 90. Maddesinin son fıkrası çerçevesinde bireysel başvuru yolu uluslararası sözleşmeler 2004 yılında Anayasa’ya derç edilmiş bireysel başvuruda 12 Eylül 2010 referandumumu ile kazandırılmıştır. Bu bireysel başvuru insan haklarının ihlaline ilişkin hak ihlaline ilişkin bir başvurudur ve Anayasa’nın vermiş olduğu bu karar, Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu bu karar da kesindir” dedi.

"ERDOĞAN’A DÜŞEN ANAYASA MAHKEMESİ’NİN KARARINA TÜM KURUMLARIN UYMASINI TAVSİYE ETMEK"

Şahin, “Anayasanın 153. Maddesinin son fıkrasına göre de Resmi Gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesi kararı yasama yürütme yargı erklerinin tamamını bağladığı gibi gerçek ve tüzel kişileri de bağlar. Bu kararda Yargıtay 3 Dairesi istisnadır demez. Sayın Erdoğan da istisnadır dedi. 85 milyon tamamını bağlayan bu kararın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından derhal uygulanması gerekiyor. O nedenle sayın Erdoğan’ın havadayken ‘ ben tarafım, Yargıtay 3 Ceza Dairesi tarafındayım’ deyip, yere inince ben burada ‘hakemlik yapacağım’ demiş olması hiçbir şey ifade etmez. Çünkü Anayasa ona ne taraf olma yetkisi veriyor, ne de hakem olma yetkisi veriyor. Sayın Erdoğan eğer Anayasa’ya sadakatle bağlı kalacaksa, yapacağı tek şey bu devletin tüm kurumlarının Anayasa Mahkemesi’nin kararına uygun hareket etmesini tavsiye etmektir. Bunun yol ve yöntemi de çıkıp anayasanın 104. Maddesindeki kendisine tanınmış yetki çerçevesinde yürütme organının başı olarak ancak yürütmedeki kurumlar arasındaki bir hakemliği ihtiva eder. Bunun dışında ne yargı organlarının kendi arasındaki bir uyuşmazlıkta bir hakemlik vazifesini ona veriyor ne de yürütmeyle yasama veyahut da yasama yürütme ve yargı erklerinin kendi arasındaki uyuşmazlıklarında kendisine bir taraf, bir hakem yetkisi veriyor. Dolayısıyla hepimizin bağlı olduğu bir tek Anayasa var. O değişmediği müddetçe o Anayasa’da yazan her türlü hükme 85 milyon olarak uygun hareket etmek ve uymak gibi bir mecburiyetimiz var” diye konuştu.

Editör: Ahmet Temelci