Yıllık elektrik tüketim sınırının 5.000 kWh'den 3.000 kWh'ye düşürülmesine yönelik hazırlıkların tamamlanması halinde, elektrik abonelerinin yaklaşık %15'inin bu değişiklikten etkilenmesi bekleniyor.
EMO Başkanı Mahir Ulutaş, Enerji Bakanlığı'nın "devlet destek veriyor" açıklamasını yanıltıcı bulduklarını belirterek, bu uygulamayı devletin enerji alanındaki sorumluluğundan geri çekilme politikası olarak değerlendirdi.
TESPAM Başkanı Oğuzhan Akyener ise, sınırın düşürülmesinin, özellikle "elektrikli araçlar" gibi anormal tüketim artışlarındaki "suistimallerin önüne geçmek" için bir denge sağladığını ifade etti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın yıllık 5.000 kWh olan elektrik tüketim kademesini 3.000 kWh'ye düşürme kararı, enerji camiasını karşı karşıya getirdi. Ocak ayında yürürlüğe girmesi beklenen bu düzenleme ile, yüksek tüketiciler elektriği gerçek maliyetinden öderken, dar gelirli vatandaşların mevcut devlet desteğinden yararlanmaya devam etmesi hedefleniyor.
Abonelerin yaklaşık %15'ini etkileyecek ve faturaları %60'a varan oranda artırabileceği öngörülen kararı, TESPAM Başkanı Oğuzhan Akyener ve Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş, gdh'a özel değerlendirdi.
"DEVLET DESTEĞİ" İDDİASI TARTIŞMALI
Mahir Ulutaş, Bakanlığın "devlet destek veriyor" söyleminin gerçeği yansıtmadığını savundu.
Mevcut sistemde 5.000 kWh altındaki abonelerin ulusal tarifeden, üstündekilerin ise borsadaki elektrik fiyatına göre faturalandırıldığını belirten Ulutaş, "Bakanlığın 'devlet destek veriyor' ifadesi, borsadaki fiyatla ulusal tarife arasındaki farktan kaynaklanıyor. Ancak burada elektriğin gerçek fiyatı olarak borsa fiyatının kabul edilmesi varsayımı oldukça sorgulanabilir. Dolayısıyla bu destek söylemi aslında yanıltıcıdır" dedi.
3 BİN KWH SINIRI ASGARİ TÜKETİMİ KAPSIYOR
Ulutaş, sınırın 3.000 kWh'ye düşürülmesinin daha fazla abonenin "sözde destekten" çıkarak faturalarının artmasına neden olacağını vurguladı.
EMO'nun hesaplamalarına göre, dört kişilik bir ailenin ısıtma ve soğutma hariç sadece temel ihtiyaçları (buzdolabı, fırın, aydınlatma vb.) için aylık 230 kWh, yani yıllık yaklaşık 2.760 kWh tüketim gerekiyor.
Mahir Ulutaş, "Bu sınıra doğru çekilen limit, dört kişilik bir ailenin insanca yaşaması için gereken asgari tüketimi bile kapsar hale geldi. Dolayısıyla artık 3.000 kilovatsaatlik sınır da büyük bir kesimi etkileyecek” dedi.
Özellikle Ege ve Akdeniz gibi bölgelerde soğutma ve ısıtmanın elektrikle yapıldığı evler, tarımsal üretimde kullanılan süt sağım makineleri veya sulama pompaları nedeniyle bu sınırın çok daha geniş kesimleri etkileyeceği belirtildi.
HUKUKİ SÜREÇ VE 'TUZAK' İDDİALARI
EMO Başkanı, 5.000 kWh'lik ilk sınır uygulamasına karşı zaten dava açtıklarını, dava sonuçlanmadan sınırın 3.000 kWh'ye çekilmesinin hukuken sorunlu olduğunu ifade etti. Ulutaş, yeni düzenlemeyle ilgili de yeni bir dava açacaklarını duyurdu.
Ulutaş, kararın zamanlamasına da tepki gösterdi:
"Devlet bu değişikliği yıl sonunda yaparak vatandaşa önlem alma şansı da bırakmıyor. Şimdi Ekim-Kasım gibi bir dönemde açıklama yapılıyor ve vatandaşlar tuzağa düşürülmüş oluyor. 2025'te 3.000 kilovatsaatin üzerine çıkan bir hane, 2026 yılında daha pahalı tarifeden elektrik almak zorunda kalacak."
ÖZELLEŞTİRME ELEŞTİRİSİ
Ulutaş, elektrik enerjisinin temel bir insan hakkı olduğunu belirterek, artan fiyatlar, kesintiler ve zayıflayan altyapının nedeninin özelleştirme politikaları olduğunu kaydetti.
"Bu alanın özelleştirilmiş yapısı nedeniyle hem fiyatlar yükseldi hem kesintiler arttı. Dağıtım şirketlerinin yatırım yapmaması nedeniyle elektrik altyapısı da zayıfladı. Bu alan kamusal bir hizmet olarak kamu eliyle, tek elden, entegre bir yapı içinde yönetilmelidir... Kamu yararını gözeten bir yaklaşımla yeniden kamulaştırma şarttır."
KAÇAK TÜKETİM
Kaçak kullanım konusuna da değinen Ulutaş, faturalara yansıtılan teknik kayıpların dağıtım şirketlerinin yatırım yapmamasından kaynaklandığını söyledi. Asıl büyük kaçakların meskenlerde değil, sanayi tüketiminde yaşandığını vurguladı.
Sanayicinin enerji maliyetini düşürmek için kaçak kullanabildiğini belirterek, çözümün denetim ve elektriğin ekonomik olarak erişilebilir hale getirilmesi olduğunu ifade etti:
"Eğer enerji ucuz ve erişilebilir olursa, kaçak kullanımı da doğal olarak azalır."
"KRİTİK BİR ADIM"
Enerji Uzmanları ve TESPAM Başkanı Oğuzhan Akyener, düzenlemeyi devlet teşviklerinin sürdürülebilirliği ve enerji verimliliğini teşvik etme açısından kritik bir adım olarak değerlendiriyor.
Akyener, hane hane tüketim verilerine dayanılarak açıklanan yüzde 10-15'lik etki oranının Bakanlık tarafından doğrulandığını belirtiyor.
TEMEL AMAÇ NE?
Yeni düzenlemenin temel amacı, piyasa fiyatının altında elektrik verilerek sağlanan devlet teşvikinden yüksek tüketicilerin daha az faydalanmasını sağlamak. Akyener, eski sistemde çok tüketenlerin teşvikten daha fazla yararlandığını ve ilk olarak getirilen 5.000 kWh sınırının ise yalnızca yüzde 2.5-3'lük bir kesimi kapsadığını hatırlatıyor.
ELEKTRİKLİ ARAÇ ETKİSİ
TESPAM Başkanı Oğuzhan Akyener, özellikle konutlardaki anormal tüketim artışlarının en büyük sebebinin elektrikli araçlar olduğunu vurguladı.
"Devlet hem elektrikli araçlara teşvik veriyor hem de halkın elektrik tüketimine. Bu çift yönlü destek sistemi sürdürülebilir değil. Elektrikli araçlar ucuz enerjiyle çalıştıkları için evde şarj edildiğinde çok avantajlı oluyor ancak bu da konutlara sunulan teşviki zorlayan bir durum oluşturuyor."
Akyener, sınırın 3.000 kWh'ye çekilmesiyle devletin bu dengeyi kurmayı hedeflediğini belirtirken, birçok kişinin evde şarj yerine farklı yerleri tercih ederek sistemden daha fazla teşvik almaya çalıştığını, düzenlemenin bu tip "suistimallerin" önüne geçmeyi amaçladığını ifade etti.
Elektrikli araçların konut tüketimindeki etkisi dikkat çekiyor. Akyener, kendi elektrikli aracı olmasa bile, Ankara'da TOGG sahibi bir kullanıcının dahi günlük şarjının büyük bir kısmını evde yapsa bile 5.000 kWh sınırını geçmediğini belirterek yeni sınırın makul olduğunu savunuyor.
5.000 kWh'yi zaten aşan elektrikli araç kullanıcılarının devlet desteğinden yararlanamadığını, 3.000 kWh sınırının ise teşvik modelinin sürdürülebilirliği açısından önemli olduğunu dile getiriyor.
ESKİ CİHAZLARA DİKKAT!
Akyener, kendi ailesinin (5 kişilik, 2 buzdolabı) yıllık tüketiminin 2.400 kWh'yi geçmeyeceğini belirterek, 3.000 kWh sınırının yüksek tüketimli olmayan dar ve orta gelirli vatandaşları etkilemeyeceği görüşünü destekliyor. Öte yandan, enerji verimliliği düşük eski cihazların tüketime etkisine dikkat çekiyor.
"Yazın evde olmadığımız dönemlerde bile buzdolabı ciddi bir tüketim yaratıyor. Sadece buzdolabı çalıştığı halde tüketimin yüzde 40'ı buzdolabından kaynaklanmış. Benim buzdolabım iyi marka ama eski. Muhtemelen bu yüzden daha fazla enerji tüketiyor."