Babacan; Çorum ziyaretleri kapsamında ilk olarak Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği’ni ziyaret etti. Daha sonra da ÇESOB ziyaretinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Devletin istişare makamlarının çalıştırılmadığı ve enflasyon, esnaf sorunları, erken seçim, ekonomi ve Gazze sorunlarına yönelik DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan açıklamalarda bulundu.

"İSTİŞARE MEKANİZMALARI İKTİDAR TARAFINDAN ÇALIŞTIRILMIYOR"

AK Parti iktidarında Anayasanın 166. Maddesine eklenen ekonomik ve sosyal konsey Anayasa’da yazılı olmasına rağmen toplanmıyor. Bu konuda ne diyeceksiniz? Sorusu üzerine Babacan “Devlet yönetiminde üç önemli ilke var. Birisi de istişare ilkesi. Devletin en önemli ekonomik ve sosyal konulardaki en önemli istişare mekanizması ekonomik ve sosyal konsey, bizzat cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanması gereken konsey. Şimdi bu çalıştırılmıyor. Olmuyor. Bir başka önemli istişare mekanizması da aslında Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin genel kurulu ama daha da önemli komisyonlardır. Mesela bu komisyonlar, araştırma komisyonları kurulabilir.  Zaten ihtisas komisyonları var. Bu araştırma komisyonları mesela, esnafımızı şu anda yaşadığı sorunlarla ilgili bir araştırma komisyonu kurulması mümkün esasında. Oraya o esnafımızın temsilcisi gider ama o komisyon çalışır ama havanda su dövmek gibi olmaması lazım.  Oradan sonuç çıkması lazım yani. Bütün bunlar yapılabilir ve orada iktidar partisi de var, muhalefet partileri de var. Esnafımızın temsilcisi de olabilir. Mesela bu istişare mekanizması çalıştırılabilir ama bu böyle bir araştırma komisyonunun kurulması dahi sayın cumhurbaşkanına sormadan yapamaz meclis yönetimi böyle bir şey. Efendim esnafımız çok dertliymiş bir araştırma komisyonu kurmak lazım biraz gelsinler anlatsınlar falan e tabi orada medya da olacak. Yani o kadar sorunu dinlemeye ülkeyi yönetenlerin belki de tahammülü yok artık. Bunca yıldan sonra tahammül sınırları taştı ve sorunlarla uğraşmaya sorunları dinlemeye de çok tahammülleri de yok. Yoksa baktığın zaman devlet yapısında istişare mekanizmaları var ama bunlar çalıştırılmıyor. Etkili değiller yani asıl sorun da tam kökünde bu var herhalde” dedi.

CHP’li Tahtasız: “İktidar Yaptı Yine Yapacağını!” CHP’li Tahtasız: “İktidar Yaptı Yine Yapacağını!”

"MALİYETLERİ AŞAĞI ÇEKMEDEN ENFLASYON DÜŞMEZ"

Türkiye’nin ekonomik gidişatı hakkında ne düşünüyorsunuz? Sorusu üzerine Babacan, “önemli olan bu kadar faiz var da parayı isteyince bulabiliyor musun? Başkan dedi ki artık muslukları kıstılar dedi. Şimdi niye kısıyorlar muslukları enflasyonla mücadele edeceğiz diye kısıyorlar. Enflasyonla mücadele edeceğiz diye musluğu kısınca bu seferde esnafımız, o yüzde yirmilerden değil gidip bankalardan yüzde kırklardan, ellilerden kredi çekmek zorunda kalıyor. Esnafın maliyeti yükselince de bu seferde bu enflasyonu yukarı doğru iten bir faktör haline geliyor. Onun için hep söylüyoruz. Türkiye’de enflasyonu düşürmenin yolu maliyetleri aşağı çekmekten geçiyor. Maliyetleri aşağı çekeceksiniz. Devletin kontrolünde bir sürü parametre var. Maliyeti aşağı çekeceksiniz ki enflasyon düşsün. Ben faizi yükselteyim. Enflasyon düşsün çalışmıyor.” yanıtını verdi.

"ERKEN SEÇİM OLUR MU?"

Erken seçim bekliyor musunuz sorusu üzerine Babacan, “Türkiye’de artık seçim konuşulur, çok sık konuşulur erken seçim talebi gittikçe de büyür ama seçimin ne zaman yapılacağıyla ilgili erken seçimle ilgili karar yetkisi biliyorsunuz ya cumhurbaşkanın da ya da meclisteki nitelikli bir çoğunlukla ancak erken seçim kararı alınabiliyor. Meclisten erken seçim kararı alınabilmesi için de muhalefetle iktidarın beraberce o kararı vermesi gerekiyor. Şu an da iktidar daha benim iki yılım bile dolmadı niye seçime gideyim de elimdeki gücü tehlikeye atayım diye düşünüyor olabilir şu an da iktidar. Ama bu seçim baskısı gittikçe çoğalacaktır. Seçimin ne zaman olacağı ne gün olacağını tahmin etmeye çalışmaktansa bizim görevimiz her an seçim olacakmış gibi hazır olmak yani bizim DEVA Partisi olarak her an seçim olacakmış gibi hazır olmak. Biliyorsunuz biz 2. Büyük kongremizi de yaptık. Türkiye’de seçime girmeye hak kazanan siyasi partilerden birisiyiz. Onun için hukuken yarın seçim olsa biz hazırız.” Şeklinde ifadelerde bulundu.

"TÜRKİYE’NİN İYİ GÜNLERİNDE NE VAR NE YOK İSE ŞİMDİ İKTİDAR TAM TERSİNİ YAPIYOR"

Ekonomi ile ilgili açıklamalarda bulunan Babacan, “Biliyorsunuz Türkiye’nin bir Avrupa Birliği süreci vardı. Avrupa Birliği süreci ne demektir, demokrasi arayışı, hukuk arayışı, adalet arayışı demektir Avrupa Birliği süreci, şu anda öyle bir şey yok. O zaman ekonomide bağımsız kurumlar vardı. Şu anda öyle bir şey yok. O zaman şeffaflık vardı. Merkez bankası aldığı sattığı tek bir liralık dövizi hemen yayınlardı ben bugün şu kadar döviz aldım sattım diye şu anda bunları yayınlamıyorlar. Merkez bankası milyarlarca dolar döviz alıp satıyor hepsi arka kapıdan bugün ne aldı sattı bilmek mümkün değil. Ta ki dolaylı açıklanan rakamlardan bulabiliyoruz biz bunu mesela son bir buçuk ayda 55 milyar dolarlık rezerv satışı var ama merkez bankasından bu kadar rezerv sattık diye bir şey duyuyor musunuz? 55 milyar doları satıyor tek kelime etmiyor. Aynı o daha önceki 130 milyar dolar gibi arka kapıdan satıyor tek kelime etmiyor. Bilen biliyor, bilmeyen bilmiyor. Şimdi şeffaflık yok. TÜİK eskiden alışveriş sepetini açıklardı değil mi? Enflasyon derdi tek haneli olduğu dönemlerde yıllarca değil mi enflasyon yüzde 8 ve bu enflasyon sepetindeki ürünlerim şu diye açıklardı. Kalemin fiyatı şu, suyun fiyatı şu, sütün fiyatı bu, peynirin fiyatı bu, ayçiçeğinin fiyatı bu diye açıklardı. Bu fiyatları kullanarak da ben enflasyonu böyle hesap ediyorum diye açıklardı. Şimdi TÜİK ne yapıyor, enflasyonu açıklıyor ama hangi fiyatları baz alarak bu enflasyonu hesap ettiğini açıklamıyor. TÜİK’in alışveriş sepetindeki fiyatlar tamamen muamma kapattılar örttüler bunun üzerini dolayısıyla Türkiye’nin o iyi günlerinde ne var yok ise şimdi tam tersini yapıyorlar. Ve bu şekilde de ülkenin toparlanması mümkün değil.” Dedi.

"İKTİDAR, YARGIYI KARŞISINDA OLAN HER KESİM İÇİN BASKI OLARAK KULLANIYOR"

İktidar partisi muhalefete ve muhalefet partili belediyelere bir baskı uyguluyor mu? Sorusu üzerine Babacan, “Maalesef yargı, şu anda iktidar tarafından bir sopa olarak kullanıyor. Bunu nereden biliyoruz. Sayın Erdoğan’ın bilmemesi gereken takip etmemesi gereken yargı süreçleriyle ilgili ifadelerinden anlıyoruz. Mesela diyor ki bekleyin hele turpun büyüğü heybede diyor. Mesela bu ne demek? Demek ki bu işi takip ediyor. Demek ki bu iş kendi bilgisi dahilinde yürüyor. Yani bunu siyasi konularda getirin bakalım şu dosyaları diye, efendim ben bağımsızım dosyaları göstermeyecek cesarette acaba Türkiye’de yargı mensubu var mı? Onu bırakın, bazı yargı mensupları da üzülerek söylüyorum efendim böyle bir şey var haberiniz olsun sizin için ne yapabiliriz diye kendisine de sunuyor olabilir bazı konuları, tabi bunlar tabi bizim için net bilgilere dayalı söylediğimiz şeyler değil ama olayların gidişatından ve geriden izlediğimize göre ve baktığımız resme göre ki hani bulmacalar olur ya o bulmacalar diyelim bin parçalı bulmaca hani 150 parçasını bulduğunuzda geri kalanını çözersiniz. Bizim hukukçu arkadaşlarımız da bakıyorlar o bin parçadan 150’sini görünce zaten çözülüyor mesele zaten demek ki yargıya evet müdahale var. Demek ki yargı süreçleri muhalefetin üzerinde bir baskı süreci olarak kullanılıyor ama sadece muhalefet üzerinde değil, sivil toplum üzerinde de baskı olarak kullanılıyor. Medya üzerinde de baskı olarak kullanılıyor. Mesela şu anda kaç tane gazetecimiz ev hapsinde kaç tane gazetecimizi kendisine oto sansür uygulamaya başladı. Dedi ki ben bu ortamda artık konuşmayacağım bundan sonra dedi. Ya konuşacağım ertesi gün susturulacağım ya da baştan bari hiç konuşmayayım demeye başladı. İş dünyası yargı yoluyla baskı altına alınmaya çalışılıyor. Bugün Türkiye’nin en büyük işletmelerinin temsil edildiği kuruluşun başkanını yüksek istişare başkanını eğer siz polis eşliğinde ifadeye götürürseniz, o zaman iş dünyası derdini dillendiremez. Benim derdim var diyemez. Ya konuşursam benimde halim onlar gibi olur diye düşünür.

"İKTİDAR İSRAİL İLE TİCARET YAPANLARIN ŞAHSİ MENFAATLERİNDEN VAZ GEÇEMİYOR"

İktidarın Gazze politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz sorusu üzerine Babacan, “Aslına baktığımızda bu Gazze’de yaşanan Zulüm hatta soykırımına varan insanlık suçları savaş suçları Türkiye’deki hükümet tarafından hak ettiği karşılığı bulmadı. Hatırlarsanız burada bir soykırım var diye uluslararası ceza mahkemesine Lahey adalet divanına ilk başvuran ülke Güney Afrika Cumhuriyeti oldu. Ondan tam 7 ay sonra Türkiye o davaya taraf oldu. 7 ay neyi beklediler? Ben baktım o 7 ay içeresinde 20 bin insan daha ölmüş. Niye ilk Türkiye Cumhuriyeti başvurmadı? Niye ticareti kesmediler? Niye yoğun baskıdan sonra önce kestik dediler sonra kesmedikleri ortaya çıktı. Dediler ki biz devlet olarak kestik, özel sektör yapıyor ne yapalım dediler. Ya devletin izni olmadan özel sektör dış ticaret yapabilir mi? Devlet talimatı verir bugün itibariyle sevkiyat durur biter çünkü bunların hepsi devlet izniyle yapılır. Yani ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Sonuçta ortaya çıktı ki, burada mesele öyle ülkenin menfaatleri falan değil, İsrail ile ticaret yapanların şahsi menfaatleri, o menfaatlerden bir türlü vaz geçemediler” şeklinde konuştu.

Muhabir: Haber Merkezi