Siyaset

“Temiz Ve Sağlıklı Bir Çevrede Yaşamak Temel Bir İnsan Hakkıdır”

Abone Ol
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, KURAKLIK HAYATIMIZI TEHDİT EDİYOR “5 Haziran 1972 yılındaki Birleşmiş Milletler Konferansında “temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamanın temel bir insan hakkı” olduğu kararı alınmıştır. Alınan kararla 5 Haziran “Dünya Çevre Günü” olarak kabul edilmiş ve her yıl kutlanmaktadır. Dünya Çevre Günü bu yıl “Ekosistem Restorasyonu” teması ile Pakistan’ın resmi ev sahipliğinde kutlanmaktadır. Ekosistem restorasyonu, doğayı sömürmekten iyileştirmeye gitmek için hasarın önlenmesi, durdurulması ve tersine çevrilmesi anlamına gelmektedir. Dünyamızda ise iklim değişikliği ve küresel ısınmanın olumsuz etkileri her geçen gün artmakta ve yıkıcı bir şekilde kendini göstermektedir. Türkiye Paris İklim Anlaşmasını imzalamayan, bir başka deyişle iklim değişikliğiyle mücadelede sessiz kalan 8 ülkeden biridir. Atmosferde sera etkisi yaratan gazların artışı, fosil yakıt kullanımı ve ormansızlaşma ile beraber yaşanan küresel ısınma; kuraklık, susuzluk, gıda krizi, aşırı doğa olayları gibi pek çok sonuçlarıyla yeryüzünde yaşayan tüm canlı ve cansız varlıkları olumsuz yönde etkilemektedir. Nüfus artışı, göçler, kentleşme, sanayileşme, ormansızlaşma, doğal alanların tahribatı, sanayileşme, fosil yakıtların kullanımı, sulak alanların yok edilmesi, çevreyi öncelemeden yapılan enerji üretim tesisleri, madencilik faaliyetleri v.b. tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de iklim değişikliğine neden olmakta ve yaşam için tehdit oluşturmaktadır. İlimizde son yıllarda yaşanan kuraklık afet düzeyine ulaşmıştır. Çankırı’dan Kargı ilçemize gelen Devrez çayı kurumuştur.  Bu çaydan beslenen 3.000 dönüm çeltik arazisi etkilenmiştir. Sürekli gündemde tutmaya çalıştığımız Derinçay’daki çevre felaketi ise artarak devam ettiği görülmektedir. Yanında kokudan durulamayan derenin geçtiği bölgelerde bu sudan tarım yapılmaya devam etmektedir. EKOSİSTEMLERİMİZ YOK EDİLİYOR Çorum il merkezimiz hava kirliliğinde maalesef ki Avrupa’nın  (pm 2,5.) en kirli illeri arasındadır. Acil eylem planları hazırlanmalı ve hava kalitemiz düzeltilmelidir. Küresel ısınmaya bağlı aşırı iklim olayları sayısı her yıl artmaktadır. (fırtına, hortum, dolu, sel, kuraklık sayıları ve süreleri v.b.) Bir yanda plansız ve çarpık kentleşme sonucu yaşanan seller, diğer taraftan rant ve talan politikalarıyla yok edilen mera ve tarım alanları yaşam kalitemizi düşürmektedir. Gelecek nesillerin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşam hakkını elinden alınmaktadır. Yakın bir geçmişe kadar ülkemizin en büyük kıvanç kaynakları arasında olan tarihi ve doğal varlıklarımız, bir süredir siyasi iktidarın sistematik saldırısı altında bulunmaktadır. Hasankeyf, Allianoi, Phaselis gibi tarihi mekanlarımız; Uzungöl, Salda Gölü gibi benzersiz su varlıklarımız; Fırtına Vadisi, Kamilet Vadisi, Kazdağları, Kuzey Ormanları, Munzur gibi ekosistemlerimiz, sermaye için yaratılacak rant kapısı olarak görülmekte ve birer birer yok edilmek istenmektedir. İkizdere İşkencedere mevkisinde bulunan yüzlerce yıllık ağaçların bulunduğu 100 hektarlık (100.000 ağaç) ormanlık alan sermayenin çıkarları için (taş ocağı) hukuksuzca yok edilmek istenmektedir” dedi.