İzne çıkarılmak istenilen işçilerin maden ocağındaki eylemleri devam ediyor. 24 saat boyunca maden ocağındaki bekleyişlerini sürdüren işçiler, Leblebi Tv’ye açıklamalarda bulundu.
4 gündür 24 saat boyunca eylem yapan maden işçileri adına konuşan Hakkı Kılıç şunları söyledi:
“Ayın 9’unda bizi topladılar. Dediler ki işte biz Hacettepe Üniversitesi Teknopark'dan bir rapor tutuldu. Bu rapor doğrultusunda binalarda çatlamalar var. Yer üstünde çatlaklar var. Bundan dolayı 'biz sizi 6 ay ücretsiz izne çıkarıyoruz. İsteyen istifa eder isteyen de dilekçe imzalar izne gider.' Biz de dedik ki 6 ay boyunca bu insanlar ne yiyecek onların tek geçim kaynağı burası. Çünkü niye bu yöre belli, maden var. 'Orası sizin sorununuz' dedi beyefendiler. O zaman dedik ki toplandık kenarda ne yapalım? Bura bizimse biz yerimize sahip çıkacağız. 9’undan beri burada gece gündüz 24 saat kendimize göre bir şey belirledik. Dedik ki burası bizim için bir Estergon kalesi. Kaleyi de terk etmeyeceğiz. Kaleden bir tane de taş vermeyeceğiz. O gün bugündür de kaleyi bekliyoruz. Kaleden de bir tane taş çıkmıyoruz.
İŞSİZ KALAN MADENCİLER SOMA’DA HAYATINI KAYBEDEN MADENCİLERİ ANDI
Dün akşam burada ateşin başında yağmur yağıyor bir video çektik paylaştık. Yine aynı şeyleri söyleyeceğim depremde madenciler nerede? Depremde madenciler oradaydı. Asfaltta yattı. Betonda yattı. Açıkta yattı. Bazen duygulanıyoruz. Cenazeyi çıkarırken göz yaşlarını tutamayan arkadaşlar var. Madenci o zaman çok kıymetli. Ondan sonra geldiler Ankara’da plaket verdiler sizler bizim baş tacımızsınız. Nerede o baş taçları bak hepsi burada. Çocuğunda uzakta 5 haftadır evine gitmemiş. Sakal tıraşı olamıyor. Üzerini değiştiremiyor. Bu arkadaşım çocuğunu göremiyor. Hani o gün baş tacıydı madenci? 301 tane madenci öldü Soma’da Allah rahmet eylesin bugün 10. Yıl dönümü dün akşam bir anma videosu çektik paylaştık. Yine da aynı duyguları halen yaşıyoruz. Madene girerken zaten aynı duyguları hissediyoruz. Niye tehlikeli bir iş evet. Ama bu işin de yapılması lazım. Herkesin de yapabileceği bir iş mi? Hayır değil. Kimi insanlar daha bacanın ağzından girerken korkuyor geri çıkıyor. Ama biz bu işi yapıyoruz. Severek de yapıyoruz. Ama severek yaptığımız işi de bize dar etmek için de ellerinden geleni yapıyorlar."
“SENDİKAYA İLK ÜYE OLDUĞUMDA MÜDÜR TARAFINDAN TEHDİT EDİLDİM”
Ahmet Murat Çırak ise şu şekilde konuştu:
“Şimdi bu olayın sendikadan dolayı olmadığını söylüyorlar. Bu sendika muhabbeti ilk ortaya çıktığında ben burada müdür tarafından yukarı çağırılıp tehdit edildim. Çıkış veririm sana diye. Sonrasında bu olaylar devam ederek buraya kadar geldi. Ocak kapanacak, kapanacak, kapanacak dediler en sonunda ücretsiz izne çıkarıyoruz dediler. Sökülebilecekler yerleri aşağı bıraktılar. Suyla doldurdular. Şu anda biz bu kotun altına giremeyiz. Buradan şılan patlar. Ya bunu sen yaptın. Bunu biz yapmadık. Bunu sen kendi elinle doldurdun burayı. Normalde burayı sökümü yapıp o tıpayla o toprakla doldurmamız gerekiyordu ama sen buraya su verdin bile bile ve şu anda ben bundan dolayı ben bu ocağı durduruyorum diyor. Yani 7 yıldır biz burada hiçbir şeye sesimizi çıkarmadık. Hani işimiz dedik, kendi memleketimizdeyiz dedik. Ben bu arada Soma faciasını da yaşamış bir insanım ben oradaydım. Oradan geldim buraya. Yani madenci olarak biz her zaman ekmeğimize sahip çıktık ama işverenler hiçbir zaman bize sahip çıkmadı. Söylemek istediklerim bu kadar."
"DEDEMDE, BABAMDA BURADA ÇALIŞMIŞ, BENDE ÇALIŞIYORUM"
Mustafa Çörekci ise “Oğuzlar’dan gelip burada çalışıyorum. Kazı tahkimat ustasıyım kendim. Bizim bu bölgemizde tamamen kırsal kesim olduğu için fabrikamız yok, iş yerlerimiz yok. Yakında 5-6 belki de 10 köyümüz sadece buraya bağlı gelip gidiyor. Şu anda biz de buranın kapanmasını istemiyoruz. Yani biz burada çalışıyoruz. Bizden sonrakilerinde çalışmasını devam etmesini iş yerimizin sürekliliğini istiyoruz burada. Benim babam da çalışmış, dedem de çalışmış burada şimdi de ben çalıştım. Devamının da gelmesini istiyoruz” dedi.
“DENETLEYİCİLER KİMSEYLE MUHATAP OLMUYOR”
Altan Taban ise, “Şimdi burada dışardan gelen denetleyiciler Cumartesi Pazar geliyorlar. Hiçbir işçiyle muhatap olmuyorlar veya ettirilmiyorlar. Veya başka bir yönlü denetleyicilerin devlet tarafından düzgün denetlemesini istiyoruz. Gelen denetleyiciler geliyorlar buraya Cumartesi günü giriyorlar yer altına veya hiç girmiyorlar. Öyle bir sorunumuzda var hiç de girmiyorlar. Ondan sonra çıkıp gidiyorlar. Kaflarına göre bir rapor yazıyorlar. Bunu birçok kez buradaki birçok arkadaşımızda gördü. Devletimizin denetlemesini yapmasını istiyoruz. Bir de millette şu algı oluşturulmuş bize karşı ya diyorlar ki bunlar para, buradaki hiçbir arkadaşımız para derdinde değil, bizim için önce birliğimiz ondan sonra ocağımızın kalması, açık kalması ondan sonra da haklarımız ve bizim talep ettiklerimiz ve bunlar en tabi hakkımız. Devletimizden bunlara da bir çözüm bulmasını istiyoruz” diye konuştu.
“MADEM HEYELAN VAR DİĞER İŞÇİLER NEDEN ÇALIŞIYOR?”
Osman Kiremitçi şunları söyledi:
“Ben burada çalışmıyorum. Arkadaşlara destek olmak için geldim. Burada şu durum var. Burası heyelandan dolayı kapatıldı. Yer altındaki şılan patlamaları biraz önce arkadaşında söylediği gibi suçu çekmedik suyu bastırdık, şılan patladı. Ben bu tarz konulardan pek anlamam ama benim anladığım konu heyelan. Burada bir heyelan varsa buraya gelip etüt yapılması gerekiyor. Ölçümlerin yapılması gerekiyor. Bir anda yapıldığı anda da ortaya çıkmıyor bunlar. Bunların laboratuvarda işlenmesi gerekiyor. Eğer burada heyelan varsa inletende kuyuları açılması gerekiyor. O kuyular vasıtasıyla bu heyelanların ölçülmesi gerekiyor. Tabi bunları da yapıp çürük raporu aldı diyelim bu maden ocağı, ODAŞ raporu aldı diyelim, bu çürük raporunu aldıktan sonra burada önlem olarak ne yapıyor? Yani burada önlem amaçlı bir şey yapması gerekiyor illaki. Bu raporu aldıysa burada bir heyelan varsa o zaman normal işçileri de sokmaması gerekiyor yer altına."
"MADENDEKİ SORUNU ŞİRKET BİLEREK YAPIYOR"
Bir başka maden işçisi şunları belirtti:
"Biz burada ama biz bir sendikaya üye olduk. Sendikaya üye olduktan sonra bize ayın 9’unda gelin dediler. Biz geldik. Herkes böyle üstümüzü başımızı giyinerek geldik. İş başı yapacağız diye geldik. Bizim elimize bir evrak verdiler. 6 ay ücretsiz izin ya da çıkışlarınızı alabilirsiniz dediler. Biz de bunları kabul etmedik. 6 gün sürecimiz varmış. 6 gün sürecimizi değerlendiriyoruz. Şimdi burada arkadaşlarımız toplu bir vaziyette bekliyoruz. Yani hükümet yetkililerinden, Validen, Kaymakamdan bir destek bekliyoruz. 2002 yılında madenin özelleştiğini çeliklerin geldiğini kaymağını alıp gittiğini ODAŞ geldi o da teşvikleri aldı. Teşvikleri kesilince işte bina çatlakları var dediler. Bu çatlaklar 20 yıldır var. Bizi zaten binalar ilgilendirmiyor. Binayı çalıştırın güçlendirin aşağıda herhangi bir sorunumuz yok bizim. Bir su sorunumuz var onu da bu şirket yaptı. Bizim Alpagut nefes diye bir yer vardı oradan 100’lük boruyla bir su geliyordu. Bu suyu tuttu tumba dediğimiz kör bir yer var oraya verdi. Orada da imaret olmuş bacalar var. Dolarken dolarken aşağıya kadar geldi. Kömür aldığımız yere kadar bu suyu, bizim merkez kuyumuz vardı oraya verseydi hiçbir sorun yoktu. Ama hep planlı projeli işlenmiş şeyler bunlar.”
MADENCİLER SOMA’DAKİ MADEN ŞEHİTLERİNİ UNUTMADI
Soma faciasının 10. yıl dönümü dolasıyla da bir video klip yayınlayan işçiler, "Bizler Çorum Dodurga Alpagut Köyü’nde ODAŞ AŞ.’ye bağlı yel enerji yer altı maden işletmesinde çalışan maden işçileriyiz. Bugün soma faciasının 10. Yıl dönümü. Biz orada ölen arkadaşlarımızı rahmetle minnetle anıyoruz ve diyoruz ki depremde en önde koşan biz, her türlü doğal afetlerde önde koşan biz ama yine can veren biz. Bizler 6 ay ücretsiz izne zorlanan yine biz ve hala gecenin bir yarısı işi için emeği için ateşin başında bekleyen yine biz. Ölen kardeşlerimize tekrardan rahmet ve minnet duygusuyla tekrardan Allah rahmet eylesin diyoruz" dedi.